Pazar, Ekim 28, 2012

Barselona - Montjuic Manzarası ile vedalaşma - 4. Gün

Barselona’daki son günümüz için yine erkenden uyandık :)

Camp Nou
Bugün ise bir erkeğin Barselona’ya gelip de yapmadan dönmeyeceği belki de tek şey olan Camp Nou ziyaretimizi gerçekleştirmek için yola çıkıyoruz.

Neslin için sadece bir staddan ibaret olan Camp Nou, Çağatay için bir hayli heyecan verici bir müze niteliğinde :)


La FCB Botiga
Stadın içine girmeden önce mağazasını geziyoruz, içeride FC Barcelona ile ilgili her türlü tekstil eşyası ve hediyelik eşyayı bulmanız mümkün... Gerçekten çok büyük ve her yaşa hitap eden bir çok ürün bulunuyor, herkes mutlaka birşeyler alıp çıkıyor buradan... Biz de kendimize ufak da olsa birkaç spor malzemesi aldık :)

Sonrasında Çağatay stad turuna biletini alıyor ve koşar adımlarla tura başlıyor.

"Kapıdan girer girmez stadın içinde yer alan kupalarla dolu müze bölümünde buluyorsunuz kendinizi ancak şaşırmayın aslında burası başlangıç değil, turun bitiş noktası. Hemen kapıda bulunan kulaklık sistemine 50€ verip bir tane kiralamanızı öneririm. Her odayı detaylı bir şekilde hikayeleriyle dinlemeniz için ihtiyacınız olacak. Çıkışta kulaklığı iade ettiğinizde depozito bedelinizi de geri alıyorsunuz. Eğer bu kulaklıklarla turunuzu sürdürmek istiyorsanız yanınızda 50€ bulundurmanızda fayda var.

Kulaklıklarımı takıp hemen tura başladım. Sırasıyla önce tribünlerden stadın ihtişamına bakıp büyüleniyorsunuz. Gerçekten devasa ve muhteşem atmosfere sahip bu stadın tribünlerinde olmak bile insanı büyülüyor. Sonrasında hemen alt katlara iniyorum. Duvarlarda futbolcu fotoğraflarıyla süslü, muhteşem bir ambiansa sahip koridorlardan geçerek soyunma odalarına ve maç sonrası röportaj verilen basın bölümünü gezerken Şampiyonlar Ligi kupasıyla da özel fotoğraf çektirebilirsiniz. Burada sizin fotoğraf çekmeniz yasak, sadece kulübün belirlediği özel fotoğrafçılar çekebiliyor ve siz de çıkışta satın alıyorsunuz. Kupaya dokunmanın tabi ki bir bedeli var :)
Devamında ise stada futbolcuların çıkış yaptığı koridora geliyorsunuz. Messi’nin, Xavi’nin, Iniesta’nın çıktığı bu merdivenlerden sahaya çıkarken heyecanlanmamak mümkün değil. Koridorun tam sağ tarafında kulüp tarafından sahaya çıkmadan önce dua etmek isteyen futbolcular için de bir Şapel yapılmış. İçerisi de gerçekten görülmeye değer.
Yine koridorun sağ ve sol tarafında bütün takımın fotoğrafları var. Sahaya adım attığınızda ise gerçekten büyüleniyorsunuz. Burada futbol oynamak onbinlerce kişinin tezahüratlarını hayal etmek bile sizi büyülüyor. Stad ve atmosfer tek kelimeyle muhteşem. Sahadaki taze çim kokusunu da içime çekip, atmosferi damarlarımda iyice hissettikten sonra tekrar içeri giriyorum. Buradan asansörle stadın en üst katlarına doğru çıkıyorsunuz ve TV-Radyo yayınlarının yapıldığı bölüme çıkabiliyorsunuz. Sahayı en tepeden en güzel ayrıntısına kadar inceleyip, mikrofonların başına oturup kısa süreliğine de olsa bir maç spikeri olabilirsiniz. Turun son bölümünde tekrar müzeye dönüyorsunuz ve geçmişten bugüne kadar Barcelona’nın kazandığı  4 şampiyonlar ligi, 4 UEFA ve 4 Süper kupanın yanında yüzlerce farklı kupayı da görebilir, kulübün gelmiş geçmiş tüm kadrolarını ve efsane olmuş birçok oyuncusunun forma, eldiven, krampon gibi özel eşyalarını görebilirsiniz. Her ne kadar Brezilya’daki  Futbol Müzesi’ni gördükten sonra burası bana çok farklı ve değişik gelmese de bir futbol tutkunuysanız gerçekten bu müzeyi görmeniz şart."

Çağatay’ın turu bittikten sonra stada son kez bakıp ayrılıyoruz, karnımızdan gelen sese kulak veriyor ve Avinguda Paralel yakınlarındaki Casa de Tapas Canota’da soluğu alıyoruz :)

Burası eğlenceli bir dizayna sahip, masa üzerine konan servislerden, tabaklara kadar kendi görselleri kullanılarak dekore edilmiş bir mekan. Peki neler mi yedik? :)
Sol baştan: Patates Kroketleri, Kremalı Kıymalı Krep, Patatas Bravas, Soslu Tavuk Kanatları, Katalan Sosisi
Patatas Bravas artık Barselona gezimizin vazgeçilmezi olduğundan tabi ki yine soframızdan eksik etmedik. Burada patatesler haşlanarak yapılmış, sosları yine çok lezzetli.. Kızartma çok kalorili aman diyenler için çok daha iyi ama ne kadar iyi orası tartışılır :)) Yanında Katalan Sosisi ısmarlıyoruz, Katalunya’da bu sosisi yanında bizim kuru fasulye diye tabir ettiğimiz yiyecekle servis ediyorlar ama tabi ki sunumu çok daha farklı ve bir hayli de lezzetli. Belirtmek isteriz ki sosis biraz ağır, yani bunu ısmarlarsanız yanına az şey ısmarlayın bizim yaptığımız gibi bütün menüyü masaya getirtmeyin :) Sonrasında 2 adet de Crocheta istiyoruz, bunlar içinde bişeyler olan patates kroketten başka bir şey değil ama normalde ufacık oldukları için bunları menüde Kocaman Kroketler tabiriyle görüyorsunuz, yanıltmasın :) Bir de kıymalı, kremalı krep ısmarlıyoruz o da bir hayli başarılı fakat yine biraz ağır. Tabiki vazgeçilmezimiz kızarmış yeşil biberleri de ihmal etmiyoruz. Son olarak soslu tavuk kanatlarından istiyoruz, sunumu bir hayli ilginç olan bu kanatların tadı da bir o kadar lezzetli. Kanatlar sosuyla birlikte bir shaker içinde geliyor ve doğal olarak tavuk en ince noktasına kadar sosla bütünleşmiş oluyor :)
Burada da 1 euro’luk “Cana” biradan içebiliyorsunuz, Estrella bira veriyorlar, içimi güzel bir bira...
Montjuic Teleferiği
Montjuic Kalesi
Bunca yemekten sonra yapmamız gereken, metroya yürümek ve muhteşem Barselona manzarasını izlemek için Montjuic Teleferiği’ne gitmek. Montjuic Teleferiği sizi tepedeki Montjuic Kalesi’ne çıkarırken  Barselona’nın muhteşem panaromik görüntüsünü de tüm güzelliğiyle gözlerinizin önüne seriyor. Bu kalenin yapımı 17. YY başlarına dayanıyor, deniz kenarına çok yakın dik bir tepede bulunuyor bu nedenle buraya Teleferik’le çıkmaktan başka şansınız yok. Tabi uzun bir yürüyüşle tırmanmak istemiyorsanız. 















Montjuic Kalesi'nden Barselona Panoraması

Hava şiddetli rüzgarlıysa teleferiğin çalışması tehlikeye giriyor, fakat rüzgar az da olsa bunu yukarı çıktıkça bir hayli hissediyorsunuz. Ama yükseldikçe bakış açınız daha da değişiyor ve tüm Barselona ayaklarınızın altında kalıyor. Bir yanda La Sagrada Famiglia, diger yanda La Polla, diğer tarafınızda muhteşem mavi deniz ve Barselona limanı... Bu teleferiğe aldığınız paket metro biletleriyle binemiyorsunuz. Kişibaşı 7 euro gibi ücret vermeniz gerekiyor.
Montjuic Kalesi'nden Barselona Limanı panoraması
Yukarı çıkıp kaleyi gezmenizi tavsiye ediyoruz, hem Barcelona’nın tarihine ait önemli bir eseri görmeniz hem de muhteşem manzaranın tadını çıkarabilmeniz için…

Gün batımı yaklaşırken yavaş yavaş aşağıya iniyoruz...

La Rambla del Mar
Biraz deniz kenarında vakit geçirip La Rambla del Mar yakınındaki marinada bulunan Maremagnum alışveriş mağazasına giriyoruz. İçeride bir çok mağaza bulunuyor, bunların bir çoğu da Türkiye’de maalesef hala olmayan bazı markalar. Biraz burada vakit geçirip alışveriş yaptıktan sonra La Rambla’ya doğru yürüyoruz. 

4 gündür buradayız ve açıkçası Barselona’nın LaRambla’sını bir uçtan bir uca gezme şansımız olmamıştı, başlıyoruz yürümeye. Biraz hediyeliklere bakıyoruz ve son saatlerimizin keyfini La Rambla’da yürüyerek çıkarıyoruz.  
Sonrasında nerede yemek yiyelim diyerekten metroya biniyor ve Barceloneta’ya gidiyoruz...
Margerita Blue
Sokakları gezerken bu sefer rastgele beğenip içeri girdiğimiz Margherita Blue adındaki Meksika Restoranında bir de canlı müzik olduğunu görünce ilk boş masaya kendimizi atıyoruz. Harika bir grup latin şarkılarıyla izleyenlere muhteşem bir eğlence sunuyor. Yemekler de bir hayli başarılı. Burrito, Nachos ve Etli Fajita ısmarlıyoruz sonrasında ise mekandaki muhteşem kokteyllerden birer tane içip keyifle çalan müziğin ritmine kendimizi bırakıyoruz :)
O kadar yorulduk ki, sabah da çok erken kalkıp uçağa gideceğiz ama gezimizin sonuna geldiğimiz için de biraz üzgünüz...

Bu harika gezimizi zevkle okuduğunuzu ümit ediyor, bir gün sizin de buraları gezerken bizim tavsiyelerimizden yararlanacağınızı düşüyoruz :)
Dönüş yolunda Barselona-Zürich ve İstanbul kuşbakışı :)
Bir sonraki gezimizde görüşmek üzere...