Sabah 08:00 ve La Polla'nın odamızdan görünüşü |
Biraz uzakta ise La Sagrada Familia Kilisesi görünüyor.
Hepsi de bizim ziyaretimizi bekliyorlar...
İlk istikametimiz Katalunya Meydanı (Plaça de Catalunya). Burası aslında Barselona’nın meşhur caddesi Las Ramblas ve Passeig de
Gracia’nın kesişim noktası.
Plaça Katalunya ve Passeig de Gracia |
Önce Passeig de Gracia’da yürümeye başlıyoruz.
Burası oldukça geniş, arabaların çift yönlü hareket ettiği, etrafta birçok mağaza ve restoranın bulunduğu çok güzel bir cadde. Aynı zamanda Antoni Gaudi’nin 2 şaheseri olan La Casa Battlo ve La Pedrera yapıları bu cadde
üzerinde. Eğer bu muazzam, eşi benzeri olmayan evleri gezmek istiyorsanız
kapıda 20 euro ödemek durumundasınız, eğer öğrenciyseniz (fakat Türkiye’de
değil yurtdışında öğrenci olmanız gerekiyor) 15 euro ile kurtarmanız da mümkün :) Binalar
gerçekten muhteşem ve uzun bir süre oturup bu güzellikleri seyrederek bile
zaman geçirebilirsiniz.
La Casa Battlo |
La Pedrera (La Casa Mila) |
Bol bol fotoğraf çekip, gördüklerimize hayran kaldıktan
sonra karnımızı doyurmak için listemizi kontrol ediyoruz ve soluğu El Born
bölgesindeki Cal Pep Tapas Bar’da alıyoruz.
Cal Pep'in bulunduğu sokağa gitmek için önce metroyu kullanıyor sonrasında ise kısa bir yürüyüş yapıyoruz, bu sırada ara sokakları gezme şansımız oluyor.
Cal Pep'in bulunduğu sokağa gitmek için önce metroyu kullanıyor sonrasında ise kısa bir yürüyüş yapıyoruz, bu sırada ara sokakları gezme şansımız oluyor.
Bu Tapas Barı metheden 2 arkadaşımız vardı açıkçası... Gitmeden önce okuduğumuz yorumlarda kapının önünde daimi bir sırayla karşılaşacağımızı duymuştuk ve sokağa girdiğimizde kapalı dükkanın önünde bekleyen insanları görünce yorumların doğru olduğuna şahit olduk :)
Şimdi gelelim Cal Pep’e... Üstüne basa basa söylememiz
gerekiyor ki uzun süredir bu kadar güzel yemeği bir arada yeme şansımız
olmamıştı.
Aslında bilmeden gitmemize rağmen, vardığımızda saat 12.45
idi ve buranın saat 13:00’te açıldığını öğrendik. Dışarıdaki sırada bekleyen
bizim gibi başka birçok turist de vardı ve kapı açılana kadar bulunduğumuz sıra
neredeyse 2 katına çıkarak büyüdü.
Kapılar açıldığında ise sırada bekleyenlerin bir kısmını sırayla içeri alıp bar
kısmına oturttular fakat büyük bir kısım da ayakta kaldı. Burası ince uzun bir yer ancak içeride şarap
mahzeninin de bulunduğu güzel bir yemek salonu da bulunuyor.
Cal Pep'in içinde sıra beklerken 13:20 |
1. Üst sol: Navajas 2. Üst sağ: Domates soslu ekmekler 3. Alt soldan 1.: Mantarlar 4. Alt soldan 2.: Beyaz Mideyeler 5. alt soldan 3.: Kalamar |
Lionesa de Nata con Chocolate Cliente |
Beraberinde de
kahvelerimizi yudumlarken yüzümüzdeki mutluluk ifadesi çok net! :)
Cal Pep'in içindeki Şarap Köşesi |
Cal Pep Barselona’daki birçok yer gibi Pazar günü kapalı Cumartesi günleri 13:15’te açılırken, akşam yemeği için servis yapmıyorlar. Pazartesi günleri ise öğle yemeğinde kapalı ve 19:30’da açılıyor. Haftanın diğer günlerinde ise 13:00’da açılıyor. Kapıda boşuna beklemek istemiyorsanız bu saatlere dikkat etmenizi öneririz.
Barselona Kathedrali |
Yürüyerek gittiğimiz için bu sırada Barselona Kathedrali'ni (Santa Eulalia Kathedrali) görme şansı buluyoruz.
Neslin 2009 yılında Barselona’ya gittiğinde kapıdaki kalabalık nedeniyle La Sagrada Familia Kilisesi'nin içine girememişti. Bu sefer de aynı sorunla karşılaşmamak için içeriye girmenin en hızlı yolunu araştırdı ve çok yakın arkadaşı Erinç'in verdiği bilgi sayesinde biletleri www.ticketmaster.com adresinden sadece 1 euro fazla ödeyerek aldı. Bu sayede aldığımız biletin saatinde kiliseye giderek karşılaştığımız yaklaşık 1 km uzunluğundaki kuyruğa takılmadan hemen içeri girdik.
La Sagrada Familia Kilisesi |
Gezimizi tamamladıktan sonra kilise meydanının hemen yanındaki Starbucks’ta birer yorgunluk kahvesi içmek için mola veriyoruz. Neslin dünyanın 4 bir yanından aldığı Starbucks kupalarına bir de İspanya yazan kupayı eklemek istiyor ancak malasef burada sadece Barselona yazılı kupalar var. Her ne kadar uluslararası bir şirket olsa da politik nedenlerden dolayı Barselona’daki Starbucks’larda İspanya kupası göremiyoruz ve ortaya çıkan görüntü ise biraz komik :)
La Polla'nın gece görünümü :) |
Akşam yemeği için ise listeden bir yer seçiyoruz. İstikametimiz Barceloneta :)
Burası yine tavsiye üzerine geldiğimiz bir yer. Bulunduğu
sokağa girdiğimizde sadece her 2 yönde sıralı park etmiş arabalar görüyoruz ve
sokak bomboş. Fakat sokağın ilerisinde bir ışık görüyoruz ve yaklaştıkça artan sesi
takip edip La Xampanyeria’yı buluyoruz. Kapının önüne geldiğimizde
içerideki ve hatta kapının önündeki kalabalığa şaşkın gözlerle bakakalıyoruz.
La Xampanyeria (Can Paixano) ufak bir bara sahip geniş bir yer aslında. Fakat içerideki nüfus gençler ve genellikle öğrencilerden oluşuyor. İçerisi iğne atsan yere düşmez şekilde dolu ve herkes ayakta duruyor. Doğrusu içeride zaten oturacak yer de göremedik... İnanılmaz bir gürültü ve karmaşa var fakat servis de gerçekten çok hızlı.
Genel tavsiye buradaki sandviç ve ızgaraları yememiz
yönünde. Zaten gördüğümüz kadarıyla ya sandviç ya da karışık et tabağı yemekten
başka şansımız yok :) Burada sıcak sandviçleri istediğiniz gibi
hazırlatabiliyorsunuz. Önünüzde kocaman bir menü ve onlarca çeşit et, sos ve
sebze mevcut. Dana veya domuz etinden yapılmış çeşitli sosisler ve parça etler,
domates, peynir, soğan ve daha birçok garnitürü kullanarak yapılan sandviçler
gerçekten parmaklarınızı da yedirtiyor.
Xorizo sosisi ve dana etinden yapılmış sandviçlere peynir ekleterek afiyetle yiyoruz. Tabi ki yanında ev yapımı Cava içiyoruz. Cava, İspanyolların gazlı şarabı, beyaz ve kırmızı olarak seçim yapabilirsiniz. Burada kendi şişeledikleri Cava’yı sunuyorlar ve gerçekten muazzam. O kadar salaş bir yer ki şarap bardakları bile plastik :) Muhteşem sandviçleri yedikten sonra ortaya karışık ufak bir et tabağı söylüyoruz. Neslin’in favorisi Morchilla sosisi de bu tabağın içinde geliyor :)
Xorizo ve peynirli sandviç ile karışık et tabağı |
Buradan ev yapımı şarap ya da Cava alıp eve götürmek
isterseniz saat 17:00’den önce burada olmanız gerekiyor. Bu saatten sonra
şişeyle satış yapmıyorlar. Hergün 09:00’da açılıp gece 22:30’da kapanan bu
bar/restoran, pazar günleri kapalı. Bu kadar yemek yiyip, yaklaşık 10 kadeh cava içtikten sonra sadece 17 euro ödediğimizi de belirtmeden geçemiyoruz. :) Mutlaka
uğrayın! Tadı damağımızda kaldı...
Yemekten sonra yürümeye devam ediyoruz. Hedefimiz çok
yakında bulunan Las Ramblas. Buradaki İtalyan Dondurmacısı Dino’yu deniyoruz.
Porsiyonları bir hayli başarılı ve lezzetli.
Plaça Reial’in sokağında Schilling adında güzel bir bar
keşfediyoruz. Mekan dolu ve eğlence süper!
Sonrasında ara sokaklarda yürüyerek
yeni ve farklı mekanları keşfetmeye devam ediyor ve Gothic Bölge’de Subrosa adında bir
bara giriyoruz. Çok bilinmeyen ufak ve salaş bir bar olsa da içeride Türk
turistlere rastlamak bizi şaşırtıyor :) Burada kokteyller 6 euro, bir
şişe San Miguel ise 2,5 euro.
Biraz zaman geçirdikten sonra sokakları takip ederek birkaç
mekana daha göz atıp çıktıktan sonraki durağımız Polaroid Bar oluyor. Burası
80ler çalan ve yine gençlerle dolu güzel bir mekan. İçkiler yine benzer
fiyatlarda ve uygun. İlk günümüzün sonunda burada da biraz vakit geçirip tatlı
bir yorgunlukla otelimizin yolunu tutuyoruz.