Cumartesi, Ağustos 04, 2012

Efes & Şirince

Açıkçası Çeşme'ye kadar gelmişken birkaç saatimizi ayırıp çok yakındaki  Efes Antik Kenti’ni ziyaret etmenin yerinde bir karar olduğuna karar verdik ve tekrar yola koyulduk.
Efes Celsus Kütüphanesi
Efes Antik Kenti
Zafer Tanrıçası Nike
Efes’in geçmişi Neolitik Dönem’e kadar dayanıyor ve hem Roma hem de Helenistik Dönem’e şahitlik etmiş muhteşem bir antik şehir...

Artemis Tapınağı, Celsus Kütüphanesi ve ismini ünlü markaya veren Zafer Tanrıçası Nike’ı görüyoruz. 

Ünlü spor markası Nike’ın simgesi olan “swoosh” bu heykelden esinlenerek yaratılmış.

Açıkçası etrafta gördüğümüz her şey bizi gerçekten etkiledi fakat en çok ilgimizi çeken bu fotoğraftakiler oldu...
Efes'te umumi tuvaletler
Efes Anfi Tiyatro'dan...


Bunlar ne diye merak edenler için cevabımız “umumi tuvalet” :) Altından bir kanal geçiyor ve bunları dereye gönderiyor.. Akıllıca :)

Bu antik kent gerçekten görülmeye değer güzellikte ve bir o kadar da iyi korunmuş.

Sadece bizim gibi güneşin alnında gezinmek isterseniz yanınıza bolca su almanız gerektiğini vurgulamamız gerekiyor :)

Ya da Japon turistlerin tercihi şemsiyeler de bir çare olabilir:)
Efes Antik Kenti'nde lahitler
Meryem Ana
Efes Antik Kenti'nden ayrılıyor ve hemen yakınındaki Meryem Ana Evi’ni ziyarete gidiyoruz. 

Meryem Ana’nın bir süre burada yaşadığı söyleniyor. 

Buraya giderken kullandığınız yolda sizi gerçekten büyüleyici ve büyük bir Meryem Ana heykeli karşılıyor. 

Tesadüf o ki içeri girdiğimizde kilisede ayin yapıldığına şahit oluyoruz, fotoğraf çekmek yasak olduğundan bu anları görüntüleyemedik ama dışarıdaki özel yerlerde dilek mumu yakıp, duvara çaputlarımızı bağladık :)

Yaklaşık 3-4 saatimizi burada geçirdikten sonra hazır vaktimiz de varken, buradan 20 km uzaklıktaki şaraplarıyla meşhur Şirince Köyü’ne doğru yol alıyoruz.
İlk durağımız karnımızı doyurmak için Köy Restoran oluyor.. Özbek Mantı, Gözleme ve Çöp Şiş ısmarlıyoruz.. Bir de açık ayran istiyoruz yanına.. 

6 kişi, bardaklarımıza koyulan ayranı bir dikişte bitirdikten sonra 2,5 ltlik bir kola şişesinde hazırlanmış ayranı masaya koymalarını rica ediyoruz ve afiyetle içiyoruz :)



Şirince Kaplankaya Şarap Evi




Köyün merkezine geldiğimizde tüm yol boyunca sıralanmış şarap evlerini görüyoruz.. 

Etraf çeşit çeşit meyvelerden yapılmış şaraplarla dolu... Kendimizi Kaplankaya Şarap Evi’nde buluyoruz.. 

İçeri girdiğinizde şarap kokusu sizi kendinize getiriyor ve önünüze şarapların isimlerinin yazdığı, üzerinde bardaklar olan ufak bir platform koyuyorlar.. 

Sonra her bardağın içine her bir şaraptan koyup sırasıyla tatmanızı istiyorlar.. 

Hepsinden bir yudum aldıktan sonra yüzünüzde oluşan tebessüm ve ağzınızdan çıkacak “hepsi harika” cümlesi sonunda kendinizi 6 şişe şarap alışverişi yapmış olarak buluyorsunuz... :)

Arabada yer yok, hepsi çok ağır gibi düşünceleri de aklınızdan çıkarın çünkü isterseniz şarapları çok uygun fiyata evinize kargoluyorlar...

Köydeki gezimize devam ederken birçok farklı şarap evine uğruyor, değişik şaraplar tatmaya ve almaya devam ediyoruz...
Şirince'li teyzelerden el yapımı Converse :)

Ara sokaklarda köylü teyzeler çeşitli patikler, bebek hırkaları, papatyadan taçlar, ağaçtan taze toplanmış böğürtlenler ve ev yapımı daha birçok şey satıyorlar.. 

Bir yandan da ellerinde örgü şişleri, örmeye devam ediyorlar...

Patikayı tırmanarak tepedeki St. John Kilisesi’ne ulaşıyoruz ve oradaki kahvede yorgunluk kahvemizi yudumluyoruz...

Kilisenin yanında ise cam kullanarak el işi kolye ve bilezikler yapıyorlar, üzerindeki yazı dikkatimizi çekiyor :)



Çok gezdik, yorulduk... Bugünün hatta tatilin sonuna geldik...

Bir dahaki gezimizde görüşmek üzere! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder